Tüm evren belirli bir düzen ve denge içerisinde yaratılmıştır.
Daha önce ki yazılarımda da bu durumu sık sık tekrar etmiştim. Aslında bu durumu sürekli dile getirmemin sebebi bu cümleyi en iyi şekilde kavrayanların ve içine sevgiyle sindirenlerin hayatta asıl mutluluğu kolaylıkla yakalayabilmesidir. Etrafta özenilen kişiler genelde şansları yaver giden, iş hayatında belirli bir yere gelmiş, adama bak sebepsiz mutlu dediğimiz kişiler, bolluk ve bereket içerisinde yaşayanlar, güzel ilişkileri olanlar, yüz hatları sürekli gülümseyen kişiler bilerek veya bilmeyerek bu yukarıda ki cümleye göre yaşayan kişilerdir.
Sizlere şu gerçeği hatırlatmak durumundayım tüm bu dengeyi değiştirecek bir güç söz konusu değil. Buna kimsenin gücü yetmez ve yetmeyecektir. Hayat, yer yüzü ve tüm evren zaten belirli bir düzen, denge ve kontrol mekanizması üzerine yaratıldığından dolayı bu düzen ve denge asla değişmeyecektir. Burada bizlere düşen insanları, canlıları, doğayı ve tüm evreni bu olağanüstü akış içerisinde izlemek ve kendi yolumuzu bu akışa en uygun şekilde çizmek olacaktır. Yineliyorum ‘akışa en uygun şekilde yol çizmek ‘. İşin özü şu ki kontrolcü davranışlardan vazgeçip ve kendinize güvenmeyi öğrendiğinizde aynı elmas gibi parladığınızı görecek ve hissedeceksiniz.
Kontrolcü yapı, sonradan kazanılmaz bu durum aslen biz doğmadan ve hatta bizim atalarımızdan genetik bir şekilde bizlere geçer. Yani bir nevi miras kalır ama istenmeyen bir miras bize ait olmayan bir mirastır. Bu mirası yemek bize düştüğü anda mutsuzluk başlar. Oysa ki mirası red etmeyi öğrensek tüm sorunlar ve mutsuzluklar çözüme kavuşacaktır. Hayatın içinde cebelleşiyor gibi hissetmek, zaten hiç bir şey değişmeyecek, bağımlılıklar, kıskançlıklar, maddi istek ve arzular, korkular, endişeler ve panik halleri, kendini sürekli hayatta çaba içinde görmek ve hayatın bir mücadele alanı olduğunu düşünmek ne yazık ki KONTROLCÜ yapının bize getirdiği istemediğimiz duygulardır. Bunlardan en az 3 veya 4 ünü hisseden kişiler kontrolcü yapıyı bırakıp kendi özlerine döndüklerinde ise inanılmaz bir aydınlanma yaşayacaklardır.
Öz’e nasıl döneceğim ? Bir süre düşünün bu sorunun cevabını lütfen. Bulamadıysanız kendinizi yormayın lütfen çünkü cevap çok basit; KENDİNİZE GÜVENEREK VE İNANARAK. İnsan kendine güvenir ve tam anlamıyla iç görülerine duygularına inanırsa kontrolcü yapı anında bir balon gibi sönecek ve otomatikman başarı ve ardından mutluluk gelecektir. Örneğin, Buddy mükemmel bir av köpeği ve evde besleniyor 90 metrekare bir ev ve duvar halı vb. eşyalarla çevrili. Tasması Buddy için kontrol mekanizması ve bu tasmanın uzunluğu kadar mutlu ve özgür. Oysa ki Buddy av köpeği yapabilecekleri, kapasitesi o kadar sınırsız ki kendisi bile farkında değil. Sahibi Buddy’i bir gün şehir dışına çıktığı için 1 haftalığına bir çiftliğe bırakıyor. Çiftlik 10 dönüm ve Buddy tasmasız gezebiliyor. Köpeklerin güldüklerinde insanların bunu hissedebildiklerini biliyor muydunuz ? Buddy bu 10 dönümlük arazide o kadar mutlu huzurlu başarılı ve gülüyor ki siz bile görebiliyorsunuz bunu. Aslında durum bu kadar basit kontrolcü yapıyı ( tasmayı ) boynumuzdan çıkarttığımızda asıl benliğimizi bulmamız çok kolay. Bunun için size yol göstermek bizlerin ama bunu hayata geçirmek sizlerin yani kişinin tam kendisinin görevi. Akşam yatağınıza uzanın gözlerinizi kapatın ve içinizde ki sizi bulun ve ona dönün onunla bir akşam yemeğinde buluşun tanışın isteklerini sorun ona ve o konuşmasını bitirmeden siz konuşmayın. Bugüne kadar ona dönemediğiniz ve onu görmediğiniz için af bile dileyebilirsiniz. Gözlerinizi açtığınızda inanın bana daha farklı istekler ve yol haritaları zihninizde canlanacak.
Dünya senin kontrol edemeyeceğin kadar büyük bir yer.
ALP KESKİN