Belki de sen fazla değer veriyorsun.
Evet günümüz ikili ilişkilerinin en büyük sorunsalı bu ana tema üzerinden ilerliyor. İster ailevi ilişkiler olsun, ister arkadaş ister sevgili ile olan ilişkiler olsun kişilerin en önemli sorunu karşıda ki kişinin ona yeteri kadar değer vermediğini düşünmesidir.
Tüm evren yaradılışı gereği çok üstün bir DENGE üzerine yaratılmıştır. Bu denge doğada, canlılarda, atomlarda, hücrelerimizde, duygularımızda, yıldızlarda, gökyüzünde, gözle göremediğimiz kadar küçük canlılarda hatta gezegen sisteminde bile var olan bir olgudur. Ana hatlarıyla en önemli dengesel konular, Alma Verme Dengesi, Eril Dişil Enerji Dengesi ve Beden Ruh Zihin Dengesi’dir. Bu 3 durumu tam dengede tutan insan mutlu, başarılı, cesaretli ve tekrar MUTLUDUR. Bu döngü asla değişmez ve hayatta bu üç durum dengelendiği zaman başarı da, sağlık da, para da, mutluluk da kendiliğinden gelecektir. Bu bir anahtardır aslında insan hayatında küçük ama çok önemli bir denklemin çözüm anahtarıdır.
İnsanlar günlük yaşantılarında ve ikili ilişkilerinde bazen isteyerek veya istemeden bu mucizevi dengeyi bozabiliyorlar. Bir kişiye aşırı düşkünlüğümüz, korumacı yaklaşımımız, aşırı benimsememiz, ona dominant davranmamız hem karşıda ki kişinin varolan dengesini bozacak hem de bizim alma verme dengemizi bozarak bizleri ‘ mutsuzluğa ‘ itecektir. İnsanlar ne yazık ki birileri için bir şeyler yapmayı, fedakarlıklarda bulunmayı, çoğu şeyde uçlara gitmeyi karşıda ki kişinin değerini kazanmak için yaparlar. Tam aksine bu durum sizi karşınızda ki kişide sizi değersizleştirir. İşin bir diğer tarafı karşınızda ki kişide bu sefer alma verme dengesi bozulduğundan sizden daha çok aksiyon bekler hale gelir.
Ben X kişini çok seviyorum, onun için her şeyi yaptığımı düşünüyorum, her özel günümüzü hep ben hatırladım, hep ben çabalıyorum bir şeyler için, ona yemekler yapıyorum, her işine koşuyorum, her anımda onu düşündüm, bir gün olsun O’na yalnızlığı hissettirmedim, hediyeler aldım vs. Bu liste uzayıp gidiyor. İşin enteresan yanı siz bunları görev ediniyorsunuz ve karşınızda ki kişi böyle bir beklenti içinde olsa da olmasa da yapıyorsunuz. Durup baktığınızda O senin için ne yaptı ? Sen buna izin verdin mi ? Bu dengeyi bozan sen misin ? Karşıda ki kişiyi suçlamayı bırak artık. Kendine dön içine özüne ve sakin ol. Eğer bu dengeyi bozmaya devam edersen sonuç ayrılık, sonuç üzüntü, sonuç mutsuz ve pasif bireyler. Kendini geri çek ve düşün tabi ki buradan asla şunu anlamayın, ben iyiliğimi karşılık beklediğimden yapmıyorum. Elbette ki öyledir ama o zaman onu bu kişide denemeyi bırakmalısın artık. Belki fakir birisine yardımcı olarak, belki bir sokak hayvanını besleyerek, belki bir hayır kurumuna destek olarak belki de kimsesiz çocukları ayda bir iki defa ziyaret ederek yapmalısın. Yapmalısın ki karşında ki kişide bir dengesini bulabilsin bir kendine gelebilsin. O zaman işlerin nasıl rayına girdiğini görecek ve hissedeceksiniz.
Bunun için size güzel bir örnek vereceğim, bir basketbol potasının önünde olduğunuzu düşünün. 5 atış hakkınız var ve ilk atışınız çemberin sol tarafına denk geldi ve sayı kaçtı. İkinci atış yine çemberin sol tarafına denk geldi ve atış kaçtı. Üçüncü atışınızda izleyeceğiniz yol ne olurdu ? Elinizin ayarını sağ tarafa kaydırarak topu çembere denk getirmek.Yüzde 90 üçüncü atışınız basket olacaktır. Başardınız !! Basketi attınız sayıyı aldınız ve mutlusunuz. Dengesizlikten dengeye geldiğinizi gördünüz hissettiniz.
Kişi öncelikle kendine dönmelidir. Asıl mesele sizin kendinizi kabullenmenizdir.
ALP KESKİN