Londra Hakkında

Geçtiğimiz Eylül ayında Atatürk Havalimanı’ndan 4 saatlik güzel bir uçuşla Londra Heathrow Havalimanına indim. Gezimin amacı Studyworld e katılmak yeni okulları acentalarla tanışmak bir yandan da diğer İngiltere şehirlerini gezip görmekti.

Adım adım size Heathrow Havalimanın’da indikten sonra ki durumları yazacağım. Öncelikle bavulumu aldım ve doğrudan ülkeye giriş yapılmak üzere oluşan insan kuyruğunda beklemeye başladım. Gümrük memurları kendi kabinlerinin içinde insanlarla sohbet ediyor, pasaport kontrolü yapıyor ve onlara ne amaçla geldiklerini soruyorlardı.

Daha önce ABD de defalarca bulunmuş birisi olarak şunu söyleyebilirim ciddi anlamda çok daha düzenli bir gümrük departmanı mevcut İngiltere Heathrow Havalimanında. Sıra bana geldiğinde (çizginin arkasında bekliyorsunuz ve çağrılmadan gitmiyorsunuz) pasaportumu memura uzattım sorular şu şekilde ‘ Nereden geliyorsun ? Neden buradasın ve nerede konaklayacaksın ? Kaç gün bu fuar devam edecek ? Türkiye’de ne işle meşgulsün ? şeklinde oldu. Hepsini içtenlikle samimi bir şekilde cevapladıktan sonra memurla vedalaştım ve Londra merkez e gitmek üzere oradan ayrıldım.

Heathrow Havaalanından Londra merkez’e gitmek için raylı sistemde en güzel alternatif Heatrow Express. Bu sistem 20 Sterlin, Tube ise 8 Sterlin. Tube a göre daha pahallı fakat 15 dakika içinde şehrin merkezinde oluyorsunuz. Tube tercih ederseniz 45 dakika sürüyor. Bu arada şunu unutmadan belirteyim iner inmez Tube da ve Otobüslerde kullanabileceğiniz Oyster kartı edinin. Zaten size görevliler bu konuda yardımcı olacaklardır. İçine yaklaşık 2 haftalık 70 Sterlin yükledim.

Yaklaşık 12 gün konaklayacağım Londra’da Hilton Metropolitan Hotel’e girişimi yaptım check in işlemlerimi tamamladım. Odama çıktım Türkiye’de ki Hilton lar gibi çok düşünmeyin. Türkiye ciddi anlamda otelcilik sektöründe çok çok ileride bir ülke.

Londra beni daha ilk günden etkisi altına almaya ve büyülemeye başladı desem yalan söylemiş olmam. Oraya has taksileri ve o mükemmel mimari yapıları gördükçe heyecanım katlanarak artıyordu. Otelden bir an önce dışarıya çıkmak için can atıyordum. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra otelden ayrıldım ve bu mükemmel şehri gezmek için yola koyuldum.Bu arada belirtmek isterim ki ben bir şehrin en iyi yürüyerek anlaşılabileceğini düşünen birisiyim. Londra bunun için ciddi anlamda uygun bir şehir bana sorarsanız. Yürümeyi seven birisi olarak bu yorumu yapıyorum 🙂

Otelim Edgware Road da bulunuyordu. Elimde haritamla beraber yürümeye başladım ilk durağım Hyde Park oldu. Ciddi anlamda büyük bir park ve o kadar huzurlu mutlu sakin bir ortam var ki görmenizi arzu ederim. Etrafta gezen kazlar ördekler sincaplar Long Water. Kensington Garndes a kadar ciddi anlamda yürüdüm park yüz ölçümü olarak gayet büyük bir park. tam karşımda Kensington Place duruyordu. Yürümeye devam ettim ve o mükemmel filmin çekilmiş olduğu semte Nothing Hill e geldim.

Londra’nın Kensington ve bu bölgesinde ciddi anlamda pahalı evler bulunmakta. Arabalar evler insanları tarzları hemen merkeze göre farklılık gösterebiliyor. Ama yine de Londra’nın her yerinden sanat mimari ve tasarım fışkırıyor. Hava kapalı idi ama beni yormadı üşütmedi. Bu arada Londra’nın altında inanılmaz bir metro ağı kurulu. Tube deniliyor ve istediğiniz her yere yerin altından gidebiliyorsunuz. Bu şehirde kaybolmanıza imkan yok. Şehişr Zone’lara ayrılmış şekilde Zone 1 ana merkez Zone 2,3,4 şeklinde devam ediyor.

Arada yağmur atıştırıyor çok sorun etmeyin çünkü İngilizler hırka bile almıyorlar adeta üzerlerine. Gezdiğim gördüğüm yerleri aşağıda fotoğraflarla belirteceğim.

Görmeniz gereken yerleri de yazacağım. Özellikle Kensington bölgesine hayran kaldım. Portobello Rd. da kurulan sokak marketlerine o antikacıları ve mağazalara bayılacaksınız. Paranızı dikkatli harcamınızı öneririm 🙂

Gece hayatı konusunda da size Soho’da bulunan clubları ve pub ları öneririm. Bir çok yere gittim hepside birbirinden güzeldi. Sokak sanatçıları bile bu şehirde ciddi anlamda güzel müzik yapıyorlar.

Yeme içme konusunda ise bir çok alternatif var bildiğiniz gibi Fish and Chips çok meşhur İngiltere’de mutlaka deneyin derim ben.

Fiyatlara değinecek olursam eğer içecekler 6 Sterlinden başlıyor.ana yemekler ise 9 ila 17 Sterlin arasında değişebiliyor. Uygun alternatifler düşünürseniz eğer Burger King ve Mc’leri tavsiye ederim. Ayrıca Tesco denilen süper market zincirlerinde de baya alternatif bulunmakta.